NÖROPATİ VE DİYABET
Nöropati, periferik ve otonom sinirlerin tahribi (dejenerasyonu) sonucu ortaya çıkan durumdur. Nöropatinin ağırlığı, diyabetin süresi ve kan şekeri regülasyonu ile yakından ilgilidir. Diyabetin süresinin uzadığı ve kan şeker seviyesinin uzun süre yüksek kaldığı durumlarda nöropati daha ciddi olarak karşımıza çıkar. Alkol alan diyabetlilerde nöropati daha da ağırdır ve çok daha erken yaşlarda görülür. İnsülin kullanımının nöropatiyi geciktirdiği ileri sürülmüştür.
Duyu ve motor sinirlerin dejenerasyonu sonucu hastanın ayağı duyusuz ve deforme hale gelir. Duyusal nöropati, genellikle sinsice gelişir. Bir çok hastanın nöropatiyle ilgili ciddi bir yakınması yoktur. Hafif dereceli nöropatili hastalar uyuşukluk, sızlama, yanma, parmak ve tüm ayakta soğukluk ve üşümeden şikayet ederler. İlerleyen dönemlerde hastalar, ayağının hiç birşey hissetmez ve sanki havada yürüyormuş gibi duyarsız olduğunu bildirirler. Eğer ağrı mevcutsa, yanıcı, batıcı bir ağrıdan söz edilir. Ayak dokunmaya karşı hassas olabilir. Hasta en hafif bir dokunmaya dahi katlanamayacak duruma gelebilir. Bu ağrı istirahat sırasında daha da artabilir, yürümeyle ise kısmi bir rahatlama görülebilir.
Motor nöropati ayak kaslarında zayıflama ve erimelere yol açar. Bunun sonucu denge bozukluğu gelişir. Ayağın küçük kaslarındaki zayıflık eklemlerde bozukluğa neden olur. Motor nöropati sonucu, hastanın ayak parmakları kıvrılır ve pençe ayak deformitesi ortaya çıkar (Resim 1A). Baş parmak dışa doğru döner, metatarso-falengeal eklem başları ayak tabanında daha çıkıntılı hale gelir (Resim 1 B – C). Charcot Ayağı; Duyusal, motor ve otonom nöropati, tekrarlayan travma ve bazı metabolik bozuklukların ayak kemik ve eklemlerinde yol açtığı ağır bir tahribattır (Resim 1D). Sonuç olarak bazı bölgeler ağır deformasyon nedeniyle basınca daha çok maruz kalırlar.
Motor ve duyusal nöropatinin beraber oluşturduğu etki, diyabetik ülserlerin oluşumunda önemli yer tutar. Normal duyarlılığa sahip insanlarda anatomik bozukluğun sebep olduğu zararlar kişinin koruyucu duruş değişiklikleri ile azaltılmaya çalışılır. Diyabetlilerin ayağı için bu tür koruyucu adaptasyonlar yoktur.
Otonom nöropati sonucu terleme azalır, ayak kurur, deri incelir, kolay çatlar, nasırlar oluşur. Damar duvarındaki otonom sinirlerin zedelenmesi sonucu kan akımı olumsuz etkilenir. Kan arteriyovenöz şantlar yoluyla kısa yoldan geri döner ve dokuların beslenmesi bozulur. Bu şekilde ayak dokuları daha az oksijen ve besleyici madde alır.
Nöropati bir kez ortaya çıktıktan sonra en iyi tedavi ayak bakımı ve hastanın eğitimidir. Uzmanlar her muayenede hastanın ayağını ve giydiği ayakkabıyı, terliği dikkatle incelemelidir. Eğer doktor ve hemşireler buna dikkat etmezlerse hastalar bu konuya hiç önem vermezler. Sigara içimi yasaklanmalıdır. Deri bakımı ve düzenli pomad kullanımı, mikroskopik çatlakları ve bakteri giriş yollarının ortaya çıkmasını engellemektedir.